20 Şubat 2014 Perşembe

YÜKSEK UÇUŞ DERİN DALIŞ 1



“VİRA BİSMİLLÂH!”


Bundan böyle, İNŞAALLAH, bu sütunda siz azîz ve de muhterem okurlarımla buluşacağım.
Yazılarımda düşüncelerimi, tecrübelerimi, ilginç bulduğum ve sizin de mutlaka ilginizi çekeceğini – ya da en azından çekmesi gerektiğini düşündüğüm gözlemlerimi, bazı tesbitlerimi, zihnimi kurcalayan, kimi beni uykusuz bırakan bazı suâlleri, dilim döndüğünce aklım erdiğince paylaşmaya gayret edeceğim.
Bütün bunları yaparken de mubârek Kur’ân’ın bak dediği yerden ve yere ve yine mubârek Kur’ân’ın aydınlığında bakmaya çalışacağım.
Hayrlara vesîle olur inşaallah!
Şerefli ecdâdımızın şerefli donanması uzak diyarlara nice fetihler gerçekleştirmek üzere yola çıkarken “Vira Bismillâh!” komutuyla demir alırmış bağlı bulunduğu limandan. Bugün de laik devletimizin laik Deniz Kuvvetlerinin hiç tereddüd etmeksizin ve de aksatmaksızın sürdürdüğü şerefli geleneklerimizden biridir bu komut: “Vira Bismillâh!”. Demir alırken limandan “Vira Bismillâh!”, demir atarken de “Funda Bismillâh!” – ELHAMDULİLLÂH!
Fakîr de böyle yola çıkmak istedi ilk yazısıyla…
Bakalım hangi gönülleri ve de hangi düşünceleri fethetmek nasîb olacak bu fakîre…
Fetih” kavramı çok önemli kavramdır ve de genellikle yanlış anlaşılır, yanlış kullanılır.
Âlemlerin Rabbi Allah’ın, celle şânuhu, dîni İslâm’da “feth”in Bâtıl Batı’nın “emperyalizm”iyle, ol mubârek Mü’min Müslüman “fâtih”lerin de – hâşâ!- “emperyalist işgalci”lerle yakın-uzak hiçbir alâkası yoktur, olması da mümkün değildir!
Feth”, malûm, “açmak” demektir…
Mü’min Müslüman “fâtih”ler maddî-mânevî alanlarda fütursuzca at koşturan firavnî zulüm altında ezilen, ufukları karartılmış, imkânları daraltılmış, geçmişleri ve de gelecekleri gasbedilmiş toplumların önünü açmak, onları kelimenin en kapsamlı mânâsıyla ve bütün yönleriyle özgürleştirmek maksadıyla çıkmışlardır ve de çıkarlar bu yola. Zira ancak tam mânâsıyla özgür olan insan Hak ile bâtıl arasında bir tercih yapabilme imkânına sahiptir! Kalbler ve zihinler önce özgür kılınmalıdır ki irâdelerini önce şekillendirebilsinler sonra da ortaya koyabilsinler!
Bu özgürlük hayatın her alanında gerçekleşmelidir – yalnızca mânevî alanda değil! Mü’min Müslüman “fâtih”ler “feth” ettikleri ülkelerde yaşayan insanların makûl bir “refah standardı”na kavuşabilmeleri için ellerinden gelen herşeyi yapmışlar, hatta gerekirse maddî destek – frenkçesi “sübvansiyon”- sağlamışlardır. Zira Rasûlullâh efendimiz, sallallahu aleyhi ve sellem, buyurmuştur ki: “Aşırı yoksulluk küfre yol açar!”
Her Mü’min Müslüman “küfr”e yol açmaktan, dahası vesîle olmaktan korkar, hem de çok korkar!
İşte bu yüzden Âlemlerin Rabbi Allah’ın, celle şânuhu, dîni İslâm’ın “fetih”leri daima başarılı ve hatta özlenir olmuştur…
Fakîrin ekonomik mânâda destek sağlayacak gücü yok ne yazık ki!
Ama âhir zaman firavunlarının, sihirbazlarını alabildiğine seferber etmek sûretiyle dört koldan saldırıp kuşatarak önce bulandırmaya, sonra da fakirleştirmeye ve giderek de kısırlaştırmaya çalıştıkları nice kalbi ve zihni mubârek Kur’ân’ın aydınlığını paylaşarak özgürleştirip zenginleştirmeye bir nebze gücü yeter belki!
Duâ buyrun inşaallah ki bu doğrultudaki sâlih niyetimiz bu sütunda sâlih amellere dönüşebilsin!

Müteyakkız - yani, uyanık olun ve hep müteyakkız kalın İNŞAALLAH!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İzleyiciler