“VİRA BİSMİLLÂH!”
Bundan böyle, İNŞAALLAH, bu sütunda
siz azîz ve de muhterem okurlarımla buluşacağım.
Yazılarımda düşüncelerimi,
tecrübelerimi, ilginç bulduğum ve sizin de mutlaka ilginizi çekeceğini – ya da
en azından çekmesi gerektiğini düşündüğüm gözlemlerimi, bazı tesbitlerimi,
zihnimi kurcalayan, kimi beni uykusuz bırakan bazı suâlleri, dilim döndüğünce
aklım erdiğince paylaşmaya gayret edeceğim.
Bütün bunları yaparken de mubârek
Kur’ân’ın bak dediği yerden ve yere ve yine mubârek Kur’ân’ın aydınlığında
bakmaya çalışacağım.
Hayrlara vesîle olur inşaallah!
Şerefli ecdâdımızın şerefli
donanması uzak diyarlara nice fetihler gerçekleştirmek üzere yola çıkarken “Vira Bismillâh!” komutuyla demir alırmış
bağlı bulunduğu limandan. Bugün de laik devletimizin laik Deniz Kuvvetlerinin
hiç tereddüd etmeksizin ve de aksatmaksızın sürdürdüğü şerefli
geleneklerimizden biridir bu komut: “Vira
Bismillâh!”. Demir alırken limandan “Vira
Bismillâh!”, demir atarken de “Funda
Bismillâh!” – ELHAMDULİLLÂH!
Fakîr de böyle yola çıkmak istedi
ilk yazısıyla…
Bakalım hangi gönülleri ve de hangi
düşünceleri fethetmek nasîb olacak bu fakîre…
“Fetih” kavramı çok önemli kavramdır ve de genellikle yanlış
anlaşılır, yanlış kullanılır.
Âlemlerin Rabbi Allah’ın, celle
şânuhu, dîni İslâm’da “feth”in Bâtıl
Batı’nın “emperyalizm”iyle, ol
mubârek Mü’min Müslüman “fâtih”lerin
de – hâşâ!- “emperyalist işgalci”lerle yakın-uzak hiçbir alâkası
yoktur, olması da mümkün değildir!
“Feth”, malûm, “açmak” demektir…
Mü’min Müslüman “fâtih”ler maddî-mânevî alanlarda
fütursuzca at koşturan firavnî zulüm altında ezilen, ufukları karartılmış,
imkânları daraltılmış, geçmişleri ve de gelecekleri gasbedilmiş toplumların
önünü açmak, onları kelimenin en kapsamlı mânâsıyla ve bütün yönleriyle
özgürleştirmek maksadıyla çıkmışlardır ve de çıkarlar bu yola. Zira ancak tam
mânâsıyla özgür olan insan Hak ile bâtıl arasında bir tercih yapabilme imkânına
sahiptir! Kalbler ve zihinler önce özgür kılınmalıdır ki irâdelerini önce
şekillendirebilsinler sonra da ortaya koyabilsinler!
Bu özgürlük hayatın her alanında
gerçekleşmelidir – yalnızca mânevî alanda değil! Mü’min Müslüman “fâtih”ler “feth” ettikleri ülkelerde yaşayan insanların makûl bir “refah standardı”na kavuşabilmeleri için
ellerinden gelen herşeyi yapmışlar, hatta gerekirse maddî destek – frenkçesi
“sübvansiyon”- sağlamışlardır. Zira Rasûlullâh efendimiz, sallallahu aleyhi ve
sellem, buyurmuştur ki: “Aşırı yoksulluk küfre yol açar!”
Her Mü’min Müslüman “küfr”e yol açmaktan, dahası vesîle
olmaktan korkar, hem de çok korkar!
İşte bu yüzden Âlemlerin Rabbi
Allah’ın, celle şânuhu, dîni İslâm’ın “fetih”leri
daima başarılı ve hatta özlenir olmuştur…
Fakîrin ekonomik mânâda destek
sağlayacak gücü yok ne yazık ki!
Ama âhir zaman firavunlarının,
sihirbazlarını alabildiğine seferber etmek sûretiyle dört koldan saldırıp
kuşatarak önce bulandırmaya, sonra da fakirleştirmeye ve giderek de
kısırlaştırmaya çalıştıkları nice kalbi ve zihni mubârek Kur’ân’ın aydınlığını
paylaşarak özgürleştirip zenginleştirmeye bir nebze gücü yeter belki!
Duâ buyrun inşaallah ki bu
doğrultudaki sâlih niyetimiz bu sütunda sâlih amellere dönüşebilsin!
Müteyakkız - yani, uyanık olun ve
hep müteyakkız kalın İNŞAALLAH!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.