20 Şubat 2014 Perşembe

YÜKSEK UÇUŞ DERİN DALIŞ 2


DEMOKRASİ CÜMLESİ”Nİ KURARKEN…


Demokrasi Cümlesi’ni kuran dört ana eylem vardır:” diyor Kanadalı yazar ve mütefekkir John Ralston Saul, “Biiir: muhtemel sonuçları gözönünde bulundurarak bir değerlendirmede bulunmak (ya da: tedebbür); ikiii: sebeblerden yola çıkarak derin derin düşünmek (ya da: tefekkür); üüüç: kuşkuyla yaklaşmak (ya da: herşeyi olduğu, daha doğrusu gösterildiği/sunulduğu gibi kabûl etmemek); dööört: bu verilerden yola çıkarak müzâkere etmek/tartışmak.”
Sonra devam ediyor: “Burada kuşkuyla yaklaşmak konusu üç basamaktan/aşamadan meydana gelmelidir: sorgulamak, üzerinde kafa yormak ve dikkatle tartmak. Demokrasinin bir numaralı göstergesi olan seçimi gerçekleştiren seçmenin oyu ise Demokrasi Cümlesi’nin sonuna konan noktalama işâretidir.”
Ama bu noktalama işâretinin ne olduğunu ya da olması gerektiğini bize bırakıyor: nokta (.) mı; virgül (,) mü; noktalı virgül (;) mü; iki nokta üstüste (:) mi; ünlem (!) mi yoksaaa… soru işâreti (?) mi?
Oylamanın/seçimin neticesinde demokrasi cümlesinin sonuna hangi noktalama işâretinin yerleştiğini doğru yorumlayabilmek, oy talebinde bulunan siyâsetçileri bekleyen en zorlu görevdir – bunda hiç kuşku yok! Zira bu noktalama işâretinin ne olduğunu gör(e)meyen siyâsetçi, seçimi kazanmış olsa da, önünde ya da sonunda başarısızlığa mahkûm olacaktır!

Bu dört ana eylem seçmen tarafından şuurla ve azâmî titizlikle gerçekleştirilmezse eğer, Demokrasi Cümlesi bir türlü doğru dürüst kurulamayacak, en hafifinden ya düşük olacak, ya da en ağırından vahim bir mânâ sapmasına uğrayıp, korkunç yanlış anlaşılmalara ve yorumlara yol açacaktır!

Seçimlerin, dolayısıyla da demokrasinin en önemli ve de öncelikli hedefi, bir toplumda yolunda gitmeyen, o toplumu meydana getiren fertleri mutsuz, rahatsız, huzursuz eden birşeyler varsa, onları değiştirmeye ve düzeltmeye aday olanlara bunu yapabilme fırsat ve imkânını vermektir.

İyi, güzel!

Ancak Âlemlerin Rabbi Allah, celle şânuhu, mubârek Kur’ân’da -tâbir câisze-, “Toplumsal Değişimin Temel İlkesi ve Dinamiği”nin aslında ne olduğunu şu hükümle bildirmektedir:
Bismillâhirrahmânirrahîm… (…) Şu kesin bir gerçek ki, Allah bir kavmin - yani, toplumun ve/ya da  topluluğun durumunu (o toplumu meydana getiren bireyler) nefslerindekini - yani, iç ya da mânevî dünyalarında taşıdıklarını değiştirmeden değiştirmez! (…) (13 Ra’d 11)
Oy vermeden önce, oy vermeye giderken ama en önemlisi oy verdikten sonra bu İlâhî İlke’yi gözönüne alıp, iyice özümseyip, hükmüne uyma kesin kararlılığı içinde olmazsak, yaptığımız seçimin beklediğimiz hiçbir sonucu getir(e)meyeceğini iyi bilelim!

Demokrasi Cümlesi’ni kurarken de, noktalarken de aslolan budur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İzleyiciler