DİYÂNET ulemâsının "Erkeklerin küpe takması câiz midir?" gibi zırvalıklarla uğraşmak yerine, şu hususları âcilen "ilmî" olarak irdeleyip, Musliman kamuoyuna açıklaması ve duyurması gerekir:
1. Rasûl-i Ekrem'in (ASVS) bir önceki yazımda sunduğum belgelerde belirtilmiş olan bir uygulaması var mıdır? Bir başka deyişle, bu kaynaklar "ilmî" açıdan doğru ve geçerli midir?
2. Eğer doğru ve geçerliyse, günümüzün objektif şartlarında nasıl değerlendirilmeli, nasıl anlaşılmalıdır?
3. İslâm'ın "barış dîni" olmasının "ihlâl edilebilir" sınırları var mıdır?
4. İslâm'ın kutsallarına karşı sergilenen "sözlü/yazılı/görsel" edebsizlikler, hakaretler vs karşısında lâkayd mı kalınacaktır, yoksa tepki gösterilecek midir?
5. Gösterilecek tepkinin bir sistematiği var mıdır?
6. İslâm'da "otorite"/hüküm verme makamı olabilmenin İslâm'a göre şartları nedir? Bir başka deyişle, herkes kendini "Halîfe" ilân edebilir mi? Bu tür bir "hilâfet"in geçerliliği İslâm'a göre nedir?
7. "Halîfe" kendi başına buyruk, yani Ümmet-i Muhammed'in destek verici onayı olmadan, hareket edebilir mi?
Bir de fikri hür vicdânı hür mü'min muslimanlar olarak kendimize sorup araştırmamız gereken bâzı sorular var:
1. Bâtıl Âlemde, Avrupa dışında insanların mânevî/kutsal değerlerinin bu kadar saldırgan bir şekilde hakarete uğradığı toplumlar (sözgelimi: Çin, Japonya, Arjantin, Avustralya, Güney Afrika...) var mıdır?
2. Yok ise, bu neden özellikle Avrupa'da gelişmiş bir tavırdır?
3. Hz. 'İsâ efendimiz (AS), Hz. Mûsâ efendimiz (AS) başta olmak üzere İslâm'ın diğer büyük peygamberlerinin ve Hz. Meryem vâlidemizin (AS) hedef alındıkları galîz hakaretler karşısında Muslimanlar neden suskun ve/veya tepkisiz kalmışlardır?
12 Ocak 2015 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.