13 Şubat 2015 Cuma

MİNHAC TV - AÇIK YOL SOHBETİ 002




VAHYİN 2. YILI
24 Rebiu'l-Âhir 1436 tarihli sohbette 
ele alınan mubârek âyet-i kerîmeler 





وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰى

92 el-Leyl 8 Ve ammâ kim cimrilik yaparsa ve kendi-kendine yeterli olursa,

Ve ammâ kim cimrilik yaparsa ve küstah bir kibirlilik içinde kendi-kendine yeterli olursa,

وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰى

92 el-Leyl 9 ve ısrarla yalanlarsa o husnâyı;

ve ısrarla yalanlarsa o husnâyı/mutluluk verdiği için herkes tarafından arzulanıp beğenilen o güzellik dolu iyiliği;

فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰى

92 el-Leyl 10 artık kolaylaştıracağız ona, o zorluk için!

Ama kim cimrilik yaparsa; ve küstah bir kibirlilik içinde, her yerde, her zaman ve her konuda kendi-kendine yeterli olup, kendinden başka hiçbir gücün ve irâdenin yardımına-desteğine ihtiyâcı olmadığını düşünür ve öyle davranırsa; ve ısrarla yalanlarsa Hakk Dîn’in koyduğu ölçüler doğrultusunda mutluluk verdiği için herkes tarafından arzulanıp beğenilen güzellikle bütünleşmiş iyiliği, artık ona, bu tutum ve davranışıyla, başlıbaşına bir ebedî “zorluk ve sıkıntı” ortamı olan Cehennem’e gitmeyi tercîh ettiği için, bu tercîhini destekleyerek, onu Cehennem’e  götürcek olan herşeyi kolaylaştıracağız!

وَمَا يُغْنٖى عَنْهُ مَالُهُ اِذَا تَرَدّٰى

92 el-Leyl 11 Ve/Andolsun ki, ihtiyaçdan âzâde kılmadı malı onu, tepetaklak yuvarlanıp gittiği zaman!

Ve andolsun ki, kendi irâdesiyle yaptığı tercih doğrultusunda Cehennem’e tepetaklak yuvarlanıp gittiği zaman, dünyâ hayatında ona her yerde, her zaman ve her konuda, kendinden başka hiçbir gücün ve irâdenin yardımına-desteğine ihtiyâcı olmadığını düşündürtmüş ve bu doğrultuda küstahça bir kibir içinde olmasına yol açmış olan, cimrilik içinde sarıldığı o malının-servetinin hiçbir faydası olmadı ona! 

اِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدٰى

92 el-Leyl 12 Şu kesin bir gerçek ki, Bizim üzerimizedir o hidâyet!

Şu kesin bir gerçek ki, Bizim üzerimizedir o hidâyet/insanı yaradılış amacının nihâî hedefine götürecek ve ALLAH tarafından belirlenmiş olan o dosdoğru yola ulaştırıp, o yolun üzerinde kalabilmesi için gerekli ve kaçınılmaz olan o son derece nâzik, sevgi dolu bir İlâhî Rehberlik!

Şu kesin bir gerçek ki, Âlemlerin Rabbi Rahmân ve Rahîm ALLAH olarak insanı yaradılış amacının nihâî hedefine götürecek ve ALLAH tarafından belirlenmiş olan o dosdoğru yola ulaştırıp, o yolun üzerinde kalabilmesi için gerekli ve kaçınılmaz olan o son derece nâzik, sevgi dolu ilâhî rehberlikte bulunmak, Bizim Kendi üzerimize aldığımız bir görevdir! Yani, Âlemlerin Rabbi Rahmân ve Rahîm ALLAH’tan başka hiç kimse insanı yaradılış amacının nihâî hedefine götürecek ve ALLAH tarafından belirlenmiş olan o dosdoğru yola ulaştırıp, o yolun üzerinde kalabilmesi için gerekli ve kaçınılmaz olan o son derece nâzik, sevgi dolu ilâhî rehberlikte bulunamaz!

وَاِنَّ لَنَا لَلْاٰخِرَةَ وَالْاُولٰى

92 el-Leyl 13 Ve/Andolsun, şu kesin bir gerçek ki, Bizimdir o âhiret ve o öncesi!

Ve/Andolsun, şu kesin bir gerçek ki, Bizimdir o âhiret/beşerî ölümden sonraki ebedî hayat ve o öncesi/onun öncesindeki dünyâ hayatı!

Ve andolsun, şu kesin bir gerçek ki, hem beşerî ölümden sonraki ebedî hayat, hem de onun öncesindeki dünyâ hayatı üzerindeki hâkimiyet Bizimdir!


فَاَنْذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظّٰى

92 el-Leyl 14 Artık, uyardım sizi alev saçan bir ateşe karşı.

Artık, Hakk ve Hakîkat’e îmân edip o doğrultuda yaşamadığınız sürece başınıza gelecek tehlikeyi haber vererek uyardım sizi alev saçan bir ateşe karşı.

لَا يَصْلٰیهَا اِلَّا الْاَشْقٰى

92 el-Leyl 15 Asla yanışa katlanmak durumunda bırakılmaz onda, illâ/ancak o en bedbaht zavallı!

Artık, sizi Hakk ve Hakîkat’e îmân edip o doğrultuda yaşamadığınız sürece başınıza gelecek tehlikeyi haber vererek alev saçan bir ateşe karşı.uyardım! Ancak o ateşte yalnızca Hakk ve Hakîkat’e îmân edip o doğrultuda yaşamadığı sürece başına gelecek tehlikeyi haber veren İlâhî Uyarı’yı hiçe sayığı, ciddîye almadığı için kendini bedbaht bir zavallı durumuna düşürmüş olan kimseden başkası asla katlanmak zorunda kalmayacak!

اَلَّذٖى كَذَّبَ وَتَوَلّٰى

92 el-Leyl 16 O ki, yalanladı ve yüz çevirerek uzak durdu!

O ki ısrarla yalanladı ve yüz çevirerek uzak durdu!

O kendini bedbaht bir zavallı durumuna düşürmüş olan kimse ki, vahyin bildirdiği Hakk ve Hakîkat’i ısrarla yalanladı ve ona yüz çevirerek uzak durdu, onu umursamadı!

وَسَيُجَنَّبُهَا الْاَتْقٰى

92 el-Leyl 17 Ve/Andolsun ki, uzak tutulacak ALLAH karşısında bir sorumluluk bilinci oluşturarak bu sorumluluk bilincini taşımanın gereklerini büyük bir titizlikle yerine getirmeye en çok azmeden!

Ve/Andolsun ki, ateşten uzak tutulacak ALLAH’ın mubârek Kur’ân’da bildirdiği bütün emir, kural, ölçü ve yasakların insanı, yaratılış amacı doğrultusunda yaşamasına zarar verebilecek her türlü tehlikeden korumak için koyduğunu idrâk edip ALLAH karşısında bir sorumluluk bilinci oluşturarak O’nun bildirdiği bütün emir, kural, ölçü ve yasaklara sadâkatle ve kesinlikle uyma gayreti içinde bu sorumluluk bilincini taşımanın gereklerini büyük bir titizlikle yerine getirmeye en çok azmeden!

 Ve andolsun ki, ALLAH’ın mubârek Kur’ân’da bildirdiği bütün emir, kural, ölçü ve yasakların insanı, yaratılış amacı doğrultusunda yaşamasına zarar verebilecek her türlü tehlikeden korumak için koyduğunu idrâk edip ALLAH karşısında bir sorumluluk bilinci oluşturarak O’nun bildirdiği bütün emir, kural, ölçü ve yasaklara sadâkatle ve kesinlikle uyma gayreti içinde bu sorumluluk bilincini taşımanın gereklerini büyük bir titizlikle yerine getirmeye en çok azmeden kişi o alev saçan ateşten uzak tutulacak!

اَلَّذٖى يُؤْتٖى مَالَهُ يَتَزَكّٰى

92 el-Leyl 18 O ki, verir malını, arındırır kendini!

O ki, verir malını/servet kapsamına giren ne varsa onu, arındırır kendini!


وَمَا لِاَحَدٍ عِنْدَهُ مِنْ نِعْمَةٍ تُجْزٰى

92 el-Leyl 19 Ve/Andolsun değildir bu, biri için indinde onun elde ettiği bir ni’metin karşılığı!

Ve/Andolsun değildir bu, biri için indinde/yanında onun elde ettiği bir ni’metin değer bakımından yeterli karşılığı!

اِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْاَعْلٰى


92 el-Leyl 20 İllâ/ancak samîmî bir ciddîyetle isteyerek sebatla arama gayreti içinde vechini yüce Rabbinin, O Yüceliği Herşeyin Üstünde Olan!

İllâ/ancak vermesi hâlinde malını/servet kapsamına giren neyi varsa onu samîmî bir ciddîyetle isteyerek sebatla arama gayreti içinde vechini/bu bağlamda: “yüz”ün temsîl ettiği hoşnutluğunu Rabbinin, O Yüceliği Herşeyin Üstünde Olan, hâriç!

Kişinin servet kapsamına giren neyi varsa onu verişi, birinin yanında elde ettiği herhangi bir nîmetin değer bakımından yeterli bir bedeli, “diyeti” olsun diye olmamalıdır! Kişi servet kapsamına giren neyi varsa onu yalnızca Yüceliği Herşeyin Üstünde Olan Rabbinin hoşnutluğunu kazanabilmeyi samîmî bir ciddîyetle isteyerek ve sebatla arama gayreti içinde vermelidir! Bir başka deyişle: kişinin yanında bir nîmet elde etmeyi umduğu o “biri” Yüceliği Herşeyin Üstünde Olan Rabbi ve o “nîmet” yalnızca O’nun hoşnutluğunu kazanabilme samîmî çabası olursa, onun servet kapsamına giren neyi varsa onu vermesi aslî hedefine ulaşır: onu arındırır!

وَلَسَوْفَ يَرْضٰى

92 el-Leyl 21 Ve/andolsun ki, kesinlikle pek yakında râzı olacak!

Ve andolsun ki, kesinlikle pek yakında servet kapsamına giren neyi varsa onu yalnızca Yüceliği Herşeyin Üstünde Olan Rabbinin hoşnutluğunu kazanabilmeyi samîmî bir ciddîyetle isteyerek ve sebatla arama gayreti içinde vermiş olan kişi, ALLAH’ın kendisine bahşettikleriyle hiç eksiği olmayan, fazlasını da asla aratmayan, dolayısıyla tam ve dengeli bir tatmin sağlayan mutluluk içinde olacak! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İzleyiciler