VAHYİN İKİNCİ YILI
Mubârek el-Fecr sûresi 1-14 ve 27-30
Mubârek el-İnşiqâq sûresi
وَالْفَجْرِ
89 EL-FECR 1 ANDOLSUN O
FECRE!
وَلَيَالٍ عَشْرٍ
89 el-Fecr 2 Ve/Andolsun o on
geceye!
وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِ
89 el-Fecr 3 Ve/Andolsun o Çift
Olan’a ve O Tek Olan’a!
وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِ
89 el-Fecr 4 Ve/Andolsun o geceye - yürüyüp gittiği zaman!
İşte ufkun güneşin ilk ışıklarıyla kızarmaya
başladığı o tan vaktinin; ve vahyin inişiyle bağlantılı olan o on gecenin; ve varlık âleminde bütün
yaratılmışları nitelik olarak temsîl eden o Çift Olan’ın ve onların tamamının yegâne
yaratıcısı olan ALLAH’ı temsîl eden O Tek Olan’ın; ve yürüyüp gittiği, sona erdiği zaman o gecenin üzerine yemin ederek dikkatini çekiyorum senin ki, düşünesin
bununla hangi Hakîkat’e işâret ettiğim üzerinde!
هَلْ فٖى ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذٖى حِجْرٍ
89 el-Fecr 5 Yok mu bunda bir kasem, taş gibi sağlam bir akıl sâhibi
için?
Yok
mu bunda bir kasem/üzerine yemîn edildiği
için delil hükmünde olan bir şey, taş gibi
sağlam bir akıl sâhibi için?
Bunda sağlam bir akla
sâhip olan kişi için kendi payına düşen, üzerine yemîn edildiği için delil
hükmünde olan bir şey yok mu?
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ
بِعَادٍ
89 el-Fecr 6 Görmedin
mi nasıl edip eyledi Rabbin ‘Âd
ile?
Rabbinin ‘Âd kavmini ne hâle
getirdiğinden haberin yok mu?
اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ
89 el-Fecr 7 İrem’e, sâhibi o sütunların?
Muhteşem bir mîmârîye
sâhib olan o İrem ülkesine?
اَلَّتٖى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى
الْبِلَادِ
89 el-Fecr 8 O ki, yoktu tasarlanıp
meydâna getirilmiş misli onun o beldelerde!
O ki, yoktu tasarlanıp meydâna getirilmiş misli/eşdeğer benzeri onun o beldelerde!
O
ülke ki, çevresindeki beldelerde tasarlanıp meydâna getirilmiş başka bir eşdeğer
benzeri yoktu!
وَثَمُودَ الَّذٖينَ جَابُوا الصَّخْرَ
بِالْوَادِ
89 el-Fecr 9 Ve/Andolsun ki, Semûd’a... Onlar ki, oydu o sert taşları o vâdîde?
Ve o vâdîde, o sert
taşları, kayaları oyarak şehir kurmuş olan Semûd kavmini ne hâle getirdiğinden
de haberin yok mu?
وَفِرْعَوْنَ ذِى الْاَوْتَادِ
89 el-Fecr 10 Ve/Andolsun ki, firavuna, sâhibi o kakılmış kazıkların?
Ve o kakılmış
kazıklar üzerine kurulmuş şehirlerin sâhibi olan, ALLAH’a isyân eden zâlim ve
doymak bilmez sömürgen bir zihniyetin kurduğu her türlü hâkimiyeti temsîl eden
firavunu?
اَلَّذٖينَ طَغَوْا فِى الْبِلَادِ
89 el-Fecr 11 Onlar ki, tuğyân etti o beldelerde!
Onlar
ki, tuğyân etti
/her türlü sınırı aşan bir azgınlık sergiledi o beldelerde!
O firavun
zihniyetinin yandaşları, destekçileri ve ortakları her türlü sınırı aşan bir azgınlık
sergiledi o beldelerde!
فَاَكْثَرُوا فٖيهَا الْفَسَادَ
89 el-Fecr 12 Artık çoğalttılar orada o fesâdı!
Artık
çoğalttılar orada o fesâdı/yozlaşmanın her
türlüsünü!
Orada yozlaşmanın her
türlüsünü çoğalttılar!
فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ
عَذَابٍ
89 el-Fecr 13 Artık yağdırdı üzerine onların Rabbin bir azâb kırbacı!
Rabbin de bu
tavırlarını sürdürmelerinden dolayı onların üzerine bir azâb kırbacı yağdırdı!
اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
89 el-Fecr 14 Şu kesin bir gerçek ki Rabbin, kesinlikle bekleyerek gözlemededir!
Şu kesin bir gerçek
ki Rabbin, kullarının yapıp-ettiklerini, vahyin hükümleri doğrultusunda
kendilerini düzeltme yolunda bir çaba göstermelerini kesinlikle bekleyerek
gözlemededir!
..................................................................................................................................
يَا اَيَّتُهَا النَّفْسُ
الْمُطْمَئِنَّةُ
89 el-Fecr 27 Ey nefs-i
mutma’inne/itminan
bulmuş nefs!
Ey
nefs-i mutma’inne/itminan bulmuş/tatmîn olup,
huzûr dolu bir rahata ermiş
nefs!
Ey o tatmîn olup,
huzûr dolu bir rahata ermiş olan saygıdeğer nefs!
اِرْجِعٖى اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً
مَرْضِيَّةً
89 el-Fecr 28 Geri dön Rabbine doğru, râzı ederek râzı olmuş hâlde!
Başlangıç yaptığın yere/ortama geri dön Rabbine doğru, râzı
ederek/bu bağlamda:
ALLAH’ın hoşnutluğunu kazanmış olarak
râzı olmuş hâlde/hiç eksiği olmayan, fazlasını da asla
aratmayan, dolayısıyla tam ve dengeli bir tatmin sağlayan mutluluk içinde!
Rabbine doğru, yâni,
başlangıçta bulunduğun yere/ortama, O’nun hoşnutluğunu kazanmış olarak ve
bundan dolayı da sana bahşettiği mükâfattan dolayı hiç eksiği olmayan, fazlasını da asla aratmayan,
dolayısıyla tam ve dengeli bir tatmin sağlayan mutluluk içinde geri dön!
فَادْخُلٖى فٖى عِبَادٖی
89 el-Fecr 29 Artık dâhil ol, içine kullarımın!
Artık katıl aralarına
seninle aynı konumda olan kullarımın!
وَادْخُلٖى جَنَّتٖی
89 el-Fecr 30 Ve dâhil ol Cennet’ime!
Ve dâhil ol/gir “İlâhî Hasbahçe” olan Cennet’ime!
Ve “İlâhî Hasbahçe” olan Cennet’ime
gir!
اِذَا السَّمَاءُ انْشَقَّتْ
84 EL-İNŞİQÂQ 1 O SEMÂ ORTASINDAN
YARILIP İKİYE AYRILDIĞI ZAMAN,
O semâ/gök ortasından yarılıp ikiye ayrıldığı zaman,
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
84 el-İnşiqâq 2 ve/andolsun, kulak verdiğinde Rabbine ve Hakk Gereği yerine
geldiğinde,
وَاِذَا الْاَرْضُ مُدَّتْ
84 el-İnşiqâq 3 ve/andolsun, o arz uzatıldığı zaman,
ve/andolsun,
o arz/yeryüzü uzatıldığı/bu bağlamda: esnetilerek
şeklini değiştirdiği zaman,
وَاَلْقَتْ مَا فٖيهَا وَتَخَلَّتْ
84 el-İnşiqâq 4 ve/andolsun, yüzyüze getirmek üzere fırlatıp attığı
zaman ne varsa içinde
ve tahliye olduğunda/boşaldığında,
ve/andolsun,
yüzyüze getirmek üzere fırlatıp attığı zaman ne varsa içinde ve tahliye
olduğunda/boşaldığında,
وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
84 el-İnşiqâq 5 ve/andolsun, kulak verdiğinde Rabbine ve Hakk Gereği yerine
geldiğinde,
يَا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ
كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقٖيهِ
84 el-İnşiqâq 6 ey insanlık ailesinin mensûbu, şu kesin bir
gerçek ki, sen yoğun bir çabayla, güçlüğe, sıkıntıya, yorgunluğa, bitkinliğe
katlanansın Rabbine doğru, yoğun bir çabayala, güçlüğe, sıkıntıya, yorgunluğa,
bitkinliğe katlanarak - artık kavuşacaksın O'na!
Ey
insanlık ailesinin mensûbu, sen ki, Rabbine doğru ilerlerken yoğun bir çabayla,
her türlü güçlüğe, sıkıntıya, yorgunluğa, bitkinliğe katlandın, şu kesin bir
gerçek ki, gök ortasından yarılıp
ikiye ayrıldığı, dolayısıyla da her şey açıklığa kavuştuğu zaman ve Rabbine kulak
verdiği, yâni, emrini işitip ona uyduğu, boyun eğdiği zaman ve böyleyece Hakk
Gereği yerine geldiği zaman ve yeryüzü de esnetilerek şeklini değiştirdiği
zaman ve içinde barındırdıklarını
sizinle yüzyüze getirmek üzere fırlatıp attığı ve böylece artık boşaldığı zaman
ve Rabbine kulak verdiği, yani, emrini işitip ona uyduğu, boyun eğdiği zaman ve
Hakk Gereği yerine geldiği zaman - artık O'na kavuşacaksın!
فَاَمَّا مَنْ اُوتِىَ كِتَابَهُ
بِيَمٖينِهٖ
84 el-İnşiqâq 7 Artık ammâ kime verilirse kitâbı sağından,
Artık
ammâ kime verilirse kitâbı/bu bağlamda: kayda geçirilmiş sicili sağından,
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسٖيرًا
84 el-İnşiqâq 8 artık zamanı geldiğinde
hesaba çekilir kolay bir hesapla
وَيَنْقَلِبُ اِلٰى اَهْلِهٖ مَسْرُورًا
84 el-İnşiqâq 9 ve/andolsun ki, döner ehline doğru sevinçli olarak!
ve/andolsun
ki, döner ehline doğru /bu bağlamda: aile mensuplarının, kendisiyle aynı îmândan kaynaklanan aynı hayat
kavrayışında ve o hayatı o doğrultuda yaşayışta biraraya gelmiş olanların
yanına sevinçli olarak!
Artık haklarında
tutulmuş olan kayıtlar, sicililleri sağlarından verilenler zamanı geldiğinde kolay
bir hesapla hesaba çekilirler ve sevinç
içinde aile mensublarının, kendileriyle aynı îmândan kaynaklanan aynı hayat
kavrayışında ve o hayatı o doğrultuda yaşayışta biraraya gelmiş olanların
yanına dönerler!
وَاَمَّا مَنْ اُوتِىَ كِتَابَهُ وَرَاءَ
ظَهْرِهٖ
84 el-İnşiqâq 10 Ve ammâ kime verilirse kitâbı arkasından
sırtının,
Ve ammâ kime
verilirse kitâbı/bu bağlamda: kayda geçirilmiş sicili arkasından
sırtının,
فَسَوْفَ يَدْعُوا ثُبُورًا
84 el-İnşiqâq 11 artık zamanı geldiğinde
duâ eder yok olup gitmek için!
وَيَصْلٰى سَعٖيرًا
84 el-İnşiqâq 12 Ve yakıcılığına/kavuruculuğuna katlanır harlanıp alevlendirilmiş bir ateşin!
Ama haklarında
tutulmuş olan kayıtlar, sicililleri sırtlarının arkasından verilenler zamanı
geldiğinde zamanı geldiğinde tamamiyle yok olup gitmek için yakarırlar! Ne var
ki, harlanıp alevlendirilmiş bir ateşin yakıcılığına/kavuruculuğuna katlanmak
zorunda kalırlar!
اِنَّهُ كَانَ فٖى اَهْلِهٖ مَسْرُورًا
84 el-İnşiqâq 13 Şu kesin bir gerçek ki, o, ehli içinde hep olageldi sevinçli!
Şu kesin bir gerçek ki, o, ehli/aile mensubları, kendisiyle aynı
yaklaşımdan kaynaklanan aynı hayat kavrayışında ve o hayatı o doğrultuda
yaşayışta biraraya gelmiş olanların içinde hep olageldi sevinçli!
اِنَّهُ ظَنَّ اَنْ لَنْ يَحُورَ
84 el-İnşiqâq 14 Şu kesin bir gerçek ki, o, zannetti ki hiçbir zaman çokluktan yokluğa
dönmeyecek!
Şu kesin bir gerçek
ki, o, hiçbir
zaman çokluktan yokluğa dönmeyeceğini zannederek, aile mensubları, kendisiyle aynı yaklaşımdan kaynaklanan aynı
hayat kavrayışında ve o hayatı o doğrultuda yaşayışta biraraya gelmiş olanların
içinde hep kaygısız, umursamaz bir hayat sürdü!
بَلٰى اِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهٖ بَصٖيرًا
84 el-İnşiqâq 15 Evet, kesinlikle! Şu kesin bir gerçek ki, Rabbi onu hep göregelmiştir!
Evet, kesinlikle! Şu
kesin bir gerçek ki, Rabbi onun davranışlarını, tutumunu hep özüne nüfuz
ederek, nitelik olarak derinliğine, nicelik olarak tüm ayrıntı ve cüzleriyle ve
bunun için zaman, mekân ve âlete muhtâc olmaksızın göregelmiştir!
فَلَا اُقْسِمُ بِالشَّفَقِ
84 el-İnşiqâq 16 Ama hayır, artık asla bundan ötesi yok! Yemîn ediyorum o şafağa/akşamın alacakaranlığına!
Ama hayır, artık asla bundan ötesi yok! Akşamın alacakaranlığının üzerine
yemîn ederek bundan sonra söyleyeceklerimin büyük önemine dikkatini çekerim!
وَالَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
84 el-İnşiqâq 17 Andolsun o geceye ve ne varsa dağılmış hâldeyken toplayıp bir araya
getirdiğine!
وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَ
84 el-İnşiqâq 18 Andolsun o aya -
toplanıp bir araya geldiği zaman!
İşte, gecenin ve dağılmış hâldeyken toplayıp bir araya getirdiği herşeyin
ve ayın dolunaya dönüştüğü zamanın üzerine yemin ederek dikkatini çekiyorum senin ki, düşünesin bununla hangi
Hakîkat’e işâret ettiğim üzerinde!
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ
84 el-İnşiqâq 19 Kesinlikle bindirilirsiniz tabakadan tabakaya!
Kesinlikle birbiriyle
tam bir uyum içinde olan aşamalardan geçirilirsiniz!
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
84 el-İnşiqâq 20 Artık ne oluyor ki onlara da asla îmân etmiyorlar?
Artık onlara ne
oluyor ki, de vahyin bildirdiği Hakk ve Hakîkat’e asla îmân etmiyorlar?
وَاِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْاٰنُ
لَا يَسْجُدُونَ
84 el-İnşiqâq 21 Ve kıraat edildiği zaman onlara o Kur’ân, asla secde etmiyorlar?
Ve kıraat edildiği/iyice anlaşılıp bir bilinç
oluşturabilmesi için zihinlere nakşolunmak üzere okunduğu/duyurulduğu zaman
onlara o Kur’ân, asla secde etmiyorlar?
Ve Kur’ân onlara, onu
iyice anlayıp bir bilinç
oluşturabilmeleri için zihinlerine nakşetsinler diye okunup bildirildiği zaman,
asla secde etmiyorlar, yani, ona hakettiği yüksek saygıyı gösterip, onun
bildirdiklerine boyun eğdiklerini ortaya koymuyorlar?
بَلِ الَّذٖينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَ
84 el-İnşiqâq 22 Hayır, tam
tersi! Küfrü bir
hayat tarzı hâline getirmiş olanlar ısrarla yalanlıyorlar!
Hayır, tam tersi! Hakk ve Hakkîkat’i
bildikleri hâlde onu, üzerini örtmek sûretiyle hem kendilerinden hem de
başkalarından gizlemeyi bir hayat tarzı hâline
getirmiş olanlar, Kur’ân onlara, onu
iyice anlayıp bir bilinç oluşturabilmeleri için zihinlerine nakşetsinler
diye okunup bildirildiği zaman, ona hakettiği yüksek saygıyı gösterip, onun
bildirdiklerine boyun eğmek yerine, vahyin bildiridiklerini ısrarla
yalanlıyorlar!
وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ
84 el-İnşiqâq 23 Andolsun ki, ALLAH biliyor ne varsa içlerinde biriktirip tuttuklarını!
Andolsun ki, ALLAH onların içlerinde biriktirip tuttukları herşeyi bilir,
biliyor!
فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَلٖيمٍ
84 el-İnşiqâq 24 Artık müjdele onları bir azâb ile, elîm!
Artık sen onlara, bu
tavır ve tutumlarından dolayı çok acı verici bir azâb göreceklerinin müjdesini
ver!
اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا
الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
84 el-İnşiqâq 25 İllâ/Ancak îmân etmiş olanlar ve bilerek, isteyerek yapıp-edenler o sâlihâtı hâriç! Onlar için bir ecir var bitmez-tükenmez!
İllâ/Ancak Hakk Dîn’e îmân etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı bir hayat
tarzı ve ilkesi hâline getirmiş olanlar ve bilerek, isteyerek
yapıp-edenler o sâlihâtı hâriç! Onlar için bir ecir var bitmez-tükenmez!
Ancak Hakk Dîn’e îmân
etmiş ve Hakk Dîn’e îmânlarının gereğince yaşamayı bir hayat tarzı ve ilkesi
hâline getirmiş olanlar ve bilerek, isteyerek yapıp-edenler Hakk Dîn’e îmânın gereği olan geliştirici ve ıslâh edici işleri
gerçekleştirenler o çok acı verici azâba katlanmak zorunda kalmayacaklar! Onlar
için sergiledikleri tavır ve tutum karşılığında elde edilmiş bitmez-tükenmez
bir kazanç var!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.