25 Haziran 2010 Cuma

İNCELİKLERDEN... DERİNLİKLERE... 0001

Bismillâhirrahmânirrahîm

Arabcanın incelikleri meâllerde ne yazık ki yeterince dikkate alınmamakta, bu konuda gerekli hassasiyet ve titizlik gösterilmemekte, dolayısıyla da Arabcanın inceliklerinden kaynaklanan mânâ derinlikleri ne yazık ki meâl okuyan Mü'min ve Mü'mine Müslümanlara yeterince yansıtılamamakta, aktarılamamaktadır.
Bundan böyle İNCELİKLERDEN... DERİNLİKLERE... başlığı altında bu konudaki heyecan verici ve zihin açıcı keşiflerimi sizinle paylaşmaya gayret edeceğim, inşaallâh. Hakk Te'âlâ, celle şânuhu, hayırlara vesîle kıla... Âmîn!

Her mubârek Cuma günü câmilerde hutbeden sonra mubârek Nahl Sûresinin 90. âyet-i kerîmesinin okunması âdet, hatta neredeyse kural hâline gelmiştir - Diyânet İşleri Başkanlığı'nın, deyim yerindeyse, "standart" meâlinden arz ediyorum:

Bismillâhirrahmânirrahîm
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Türkiye Diyânet Vakfı
'nın aynı âyet-i kerîmeyi meâllendirişi ise şöyle:

Bismillâhirrahmânirrahîm
Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.

Cuma namazına katılan bütün Mü'minlerin kulaklarının âşinâ olduğu meâllendirmeler bunlardır.
Hutbe okuyan hocaefendiler tarafından pek rağbet edilmeyen meâllendirmelerden birkaç örnek daha arz etmek istiyorum sizlere.

Sözgelimi, üstâd Ali Bulaç'ın meâlinden:

Bismillâhirrahmânirrahîm
Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.

Üstâd Suat Yıldırım'ın meâlinden:
Bismillâhirrahmânirrahîm
Allah başkalarına adaleti, hatta adaletten de fazla olarak ihsanı: en güzel davranışı, muhtaç oldukları şeyleri yakınlara vermeyi emreder. Hayasızlığı, çirkin işleri, zulüm ve tecavüzü yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.

Üstâd Hasan Tahsin Feyizli'nin meâlinden:

Bismillâhirrahmânirrahîm
Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği ve yakınlığı olana (özellikle akrabaya muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emreder; ahlâksızlığı/hayasızlığı, fenâlığı, zulmü/azgınlığı yasaklar. İyice anlayıp tutasınız diye size (böylece) öğüt verir.

Üstâd Ali Ünal'ın meâlinden:

Bismillâhirrahmânirrahîm
Doğrusu Allah, adaleti, O'nu görüyormuşçasına, en azından O'nun her şeyi gördüğünün şuuruyla davranıp iyilikte bulunmayı ve ihtiyaçlarını gidermek üzere yakınlara vermeyi emreder. (Zina, fuhuş, eşcinsellik gibi) her türlü hayasızlığı, (Din'in, selim aklın, Din temelinde oluşmuş örfün ve Şeriat-ı fıtriyenin kabul etmediği) her türlü kötülüğü, taşkınlığı ve başkalarının haklarına tecavüzü yasaklar. Düşünüp taşınır ve gerekli dersi alırsınız diye size böyle hükmeder ve böyle yol gösterir.

Üstâd Recep İhsan Eliaçık'ın meâlinden:

Bismillâhirrahmânirrahîm
İyi dinleyin! Allah size adaleti, güzelliği ve yakınlardan başlayarak herkese yardım etmeyi emrediyor. Çirkinliği, başkasının hakkına tecavüzü ve zorbalığı yasaklıyor! Böyle öğüt veriyor ki üzerinde iyice düşünüp taşınasınız.

... ve ilâ âhir.

Burada bizi ilgilendiren âyet-i kerîmenin son cümlesinde yer alan ve genellikle "öğüt veriyor" diye meâllendirilmiş olan ifâde.
"Kur'ân Türkçesi"nde, elhamdulillâh, hâlâ yaşamaya devam eden ve "vaaz" imlâsıyla yazılan kelime, mubârek âyet-i kerîmenin Arabcasında yer alan ifâdeyle aynı kökten geliyor.


{NOT: Burada Arab alfabesini kullanma imkânına sahip olmadığım için Arabca kelime ve terimleri Latin Harfli Türk Alfabesi'ne uyarlamak zorundayım. Bu durum hiç hoşuma gitmiyor olsa da başka çârem yok ne yazık ki! Arab alfabesini Latin Harfli Türk Alfabesi'ne uyarlamak konusunda -en azından yalnızca burada kullanmak üzere- küçük bir çalışmam devam ediyor; tamamlandığında paylaşacağım inşaallah!}


Mubârek Kur'ân konusunda yapılmış en mühim ve en kapsamlı çalışmalardan biri olan merhûm üstâd Râğıb el-İsfahânî kısaca "Mufredât" olarak bilinen "Mufredâtu Elfâzi'l-Qur'ân" adlı dev mubârek Kur'ân lûğâtında "vaaz" kelimesinin kök mânâsını açıklarken merhûm üstâd el-Halîl'in "Kitâbu'l-'Ayn" adlı eserinde yaptığı tarifi vermektedir:

"Kalbin inceleceği bir hususta hayırlı bir şeyi hatırlatmak"

Şimdi mubârek Nahl sûresinin mubârek 90. âyet-i kerîmesinin son cümlesini bu muhteşem tarif doğrultusunda meâllendirerek bir kere daha okuyalım:

Bismillâhirrahmânirrahîm
(...) (Allah) size, (böylece) kalbinizin incelmesi gereken bir hususta hayırlı bir şeyi hatırlatarak öğüt veriyor ki, onu her an zihinlerinizde diri tutasınız!


Mânâ nasıl birden bambaşka bir boyut kazandı ve derinleşti!
Hayırlara vesîle ola!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İzleyiciler