19 Haziran 2010 Cumartesi

"NEDEN BİR ARAYA GELMEZLER HÂLÂ?"

MEDRESEM siyâsî ve toplumsal gündeme bigâne kalmaz/kalamaz!
Mubârek Enfâl Sûresi'nin 73. âyet-i kerîmesini de bu bağlamda gündeminize arz etmiştim.
Özellikle en son paragrafta sorduğum suâlin kaçınılmazlığı bugün bir daha gündeme geldi: bu sabah Şemdinli'deki terörist saldırısı, haftalardır daha da bir kanamakta olan o korkunç yaramıza tuz-biber ekti!
Akl-ı selîm sahibi herkes, gazeteciler, siyâsî yorumcular, vatandaşlar gönül ve ağız birliği etmişçesine soruyor:

"NEDEN MEMLEKETİMİZİN SİYÂSÎ ÖNDERLERİ KENDİ ARALARINDAKİ ÇEKİŞMELERİ BİR ÂN İÇİN RAFA KALDIRIP, BU SORUNA HEP BİRLİKTE KAPSAMLI VE KESİN BİR ÇÖZÜM BULMAK İÇİN BİRARAYA GELEMZLER HÂLÂ? VE NEDEN HÂLÂ AKAN KANI İÇ SİYÂSET VE İKTİDÂRI YIPRATIP KENDİLERİNE PUAN KAZANDIRMAK İÇİN İNSAFSIZCA KULLANIRLAR?
NEDEN MÜSLÜMAN CEMAATLERİNİN, TARİKÂTIN MUHTEREM ÖNDERLERİ BİRARAYA GELİP BU KONUDA ORTAK BİR GÖRÜŞLE SESLENMEZLER MEMLEKETİMİZİN MÜ'MİN VE MÜ'MİNE MÜSLÜMANLARINA?
ÜSTELİK BU BİRLİK RÛHUNA OLAN
İHTİYÂCIMIZIN HER ZAMANKİNDEN ÇOK DAHA FAZLA OLDUĞU ŞU GÜNLERDE?
NEDEN?"

Merhûm üstâd İmam Kurtûbî, bundan yaklaşık 750 sene öncesinden, muhteşem ama aynı zamanda dehşet verici bir tesbitle ışık tutuyor bize...
Merhûm üstâdın bu tesbîtinde kullandığı "günah" kavramının insanın kendine ve etrafına zarar veren her türlü çarpıklığı, bozukluğu, kötülüğü de içerdiğini hatırlamamız ve gözönünde bulundurmamız gerekir.

Şöyle buyuruyor merhûm üstâd İmam Kurtûbî:
Bütün günahların - yani, çarpıklıkların, bozuklukların ve kötülüklerin altında/arkasında üç belli başlı sebeb yatar:
  1. KİBİR - yani, kendini herkesten üstün görme sapkınlığı;
  2. HIRS - yani, bir türlü doymak bilmeyen, gözü dönmüş bir sahip olma/elde etme dürtüsü;
  3. HASED - yani, "Bende yok, o hâlde kimsede olmamalı!" zihniyeti
Kendi hayatınıza ve çevrenize bakın, nerede insana zarar veren bir çarpıklık, bozukluk, kötülük görüyorsanız, en küçüğünden en büyüğüne, en hafifinden en şiddetlisine, altında/arkasında merhûm üstâd İmam Kurtûbî'nin mubârek Kur'ân'dan hareket ederek yaptığı bu tesbitteki üç unsurdan en az ikisinin, ama genellikle de hepsinin yer alıdğını hemen ve apaçık göreceksiniz!

Bilmem, daha fazla söze ve açıklamaya gerek var mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

İzleyiciler